Uçuş süresi son derece kısa, bu nedenle Kiev turu birinci gününde şehri keşfetmeye hemen başlayabiliriz. İlk durağımız St. Cyrill Manastırı olacak. 12. yüzyılda inşa edilen ve 800 metrekarelik bir alanı kaplayan bu manastır, meşhur ressam Mikhail Vrubel’in tablolarını da barındırıyor. Modern dünyanın gürültüsünden kurtulmanızı ve ruhani bir yolculuğa çıkmanızı sağlayan manastırın varlığı, çoğu turist tarafından bilinmiyor. Bu nedenle rahat, huzurlu ve sıra beklemeyeceğiniz bir ziyaret yapabiliyorsunuz. Akşam olunca, Kiev’in hiç bitmeyen gece hayatı sizi bekliyor.

Kiev turu ikinci gününe, Mariyinsky Parkı içinde yürüyüş yaparak başlıyoruz. Dnieper Nehri’nin hemen kenarında bulunan bu park, eşsiz bir güzelliğe sahip. Yürüyüşünüz biter bitmez, aynı bölgede bulunan Mariyinsky Saray’ını ve Kiev Kukla Tiyatrosu’nu ziyaret etmenizi öneririz. Kiev’in kukla tiyatrosu Avrupa çapında tanınıyor ve unutmayacağınız türden gösteriler sergiliyor. Şehre geri dönerken Aşıklar Köprüsü üzerinden geçmeyi unutmayın. Şehirdeki çoğu evlilik töreni burada gerçekleştiriliyor.

Kiev turu üçüncü gününde, ilk durağımız Ulusal Çernobil Müzesi. Çernobil’de meydana gelen nükleer felaketin izleri, aradan on yıllar geçmesine rağmen şehir halkının hafızasından silinmiyor. Bu trajediye adanmış müze, Pripyat kasabasından gelen pek çok eseri sergiliyor ve isteyen misafirleri bizzat Çernobil’de kısa bir tura çıkarıyor. Günün geri kalanını alışveriş yaparak geçirebiliriz.

Sabah kahvaltısı sonrası odaların boşaltılmasının ardından otelden çıkış işlemlerinizi tamamlayıp, kendinizi şehrin sokaklarına bırakabilirsiniz.Uçuş saatinize kadar size kalan zamanda ufak bir gezinti yapabilir şehrin cafelerinde bir tatlı eşliğinde içeceğinizi yudumlayabilirsiniz. Transfer saati geldiğinde ise daha önceden belirlenen saatte ve yerde transfer görevlisi sizi bekleyecek ve Havalimanına transferinizi gerçekleştirecektir. İstanbul’a varışınızı takiben seyahatinizin son bulacaktır.